celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Dizi… Film… Kitap… Müzik… Karantina için ‘nefes açıcı’ şeyler

14.05.2020 - 14:31    google-news - ABONE OL

Eve kapanmış olduğumuz bu ‘zorlu günlerde’ doğal olarak zamanımızı kitap okumak, film veya dizi izlemek gibi aktivitelerle değerlendireceğiz …

Eve kapanmış olduğumuz bu ‘zorlu günlerde’ doğal olarak zamanımızı kitap okumak, film veya dizi izlemek gibi aktivitelerle değerlendireceğiz. Hatta belki bazı kitaplar uzun zaman önce alınmış ama ‘bekletilen’ veya bazı diziler belli bir süredir bilinen ama ‘ertelenen’ türde olabilirler. Başka bir deyişle ‘rafa kaldırılmış’ bu gibi şeyleri tekrar hatırlamak veya yenilerini keşfetmek amacıyla kitap, şarkı ve dizi önerilerinde bulunacağız.

Beş şarkı… Renaud Séchan-Hexagone

Özellikle Fransız müzikseverlerin Renaud adıyla tanıdığı bu müzisyen, zamanında sadece Fransız ‘protest rock’ın öncülerinden biri değil aynı zamanda da önemli bir ‘sol’ politik figürdü. Özellikle 90’li yılların sonlarına kadar çok dikkat çeken ve özellikle Fransa’daki Bobino konserleriyle hafızalarda yer eden Renaud sonra uzun bir sessizliğe (ciddi bir alkol sorunu yaşadı) büründü ve bugünlerde eskisi kadar olmasa da arada medyada görünüyor. ‘Hexagone’ sanatçının ‘Fransa’yı ciddi bir şekilde eleştirdiği klasikleşmiş şarkılarından sadece biri… Kendisini ayrıca Claude Berri’nin 1993 yılında çektiği ‘Germinal’ filminin başrolünde izledik.

Miles Davis-‘Round Midnight

Herhalde Miles Davis’in albümlerinin değerini ve önemini açıklamaya çalışmak gereksiz olacaktır… Sadece müzisyenin klasik albümlerinden ‘Round about Midnight’taki parçaların zaten neredeyse tümü bizce özellikle havanın kararmasıyla, evde tekrar tekrar dinlemek için çok iyi bir seçenek… Tabii ki cazı sevmek şartıyla…

3. Bernard Lavilliers-San Salvador

Türkiye’deki müzikseverlerin de aşina olduğu Bernard Lavilliers 40 yılı aşkın bir süredir, birbirinden önemli parçalar yaratmaya devam ediyor. Artık belli bir yaşa gelmesine rağmen müziğindeki evrensel ve zamansız tat, şarkılarının hiç eskimemesini sağladı… Birçok şarkısındaki sözler genelde eleştirel gözlem sularında gezse de, bir ‘latino’ notaları ve müziği kendini hissettirir. Ancak bu, parçaları sadece romantik bir havaya sokmaz aynı zamanda derinliğini arttırır. ‘San Salvador’ bu parçalardan sadece bir tanesi…

Charles Aznavour-Mon Emouvante Amour

Aramızdan 2018 yılında ayrılan sanatçı Charles Aznavour’un da birçok parçası kuşkusuz hafızalarımızdan asla silinmeyecek… Sekseninci yaşını kutlamak için ‘Palais des Congres’de (2004) verdiği konserde, ‘Hier encore’, ‘La Boheme’ ve ‘Comme ils disent’ gibi birçok unutulmaz şarkısını seslendiren Aznavour’un içimizi titreten şarkılarından biri de ‘Mon emouvant amour’dur. Derin bir aşkı ve bağlılığı anlatan bu şarkı herhalde şu günlerde bize daha da anlamlı gelecektir… Bahsettiğimiz konserin tümü Youtube kanalından izlenebilir (üstelik Aznavour’un iyi bir aktör de olduğunu hatırlayarak).

Leonard Cohen-Suzanne

Leonard Cohen de kuşkusuz belli bir parçasını, ‘en iyisi’ olarak seçmekte en zorlanacağımız sanatçılardan biridir. ‘Suzanne’yı seçmemizin nedeni sadece bizce yazılmış en güzel aşk şarkılarından biri olması değil aynı zamanda neredeyse her jenerasyona değişik duygular hissettirebilecek ve birçok kişinin değişik dönemlerinde ‘iz bırakmış’ bir parça olmasıdır.

Bizden eklenebilecek olanlar

1. Müslüm Gürses-Paramparça / 2. Dodan-Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir de Ölüm / 3. Grup Mozaik-Bildiklerimiz / 4. Bülent Ortaçgil-Değirmenler / 5. Şebnem Ferah-Can kırıkları

Haruki Murakami-Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac yılları

Bu günlerde okuyabileceğimiz kitaplar için seçenekler: Biraz korkutan uzunlukta ismine rağmen bizce Murakami’nin okunması belki en rahat ancak yine derinliğini kaybetmeyen bir kitabıdır. Bilindiği gibi Türkiye’de çok sayıda okurla buluşmuş Murakami’nin bu kitabı hem yazarın hayranlarını hem de onunla sonunda ‘tanışmak’ isteyenleri oldukça memnun edecektir.

Paul Auster (Mr-Vertigo/Yükseklik korkusu

Murakami gibi dönemimizin en öne çıkan yazarlarından Paul Auster’in bu kitabı oldukça uzun bir zaman önce yayınlaşmış olsa da bizce hem yazar açısından hem de okurları açısından ayrı bir yerde durabilir… ‘Moon Palace’ gibi çok yorucu bir romanı yazdıktan sonra kendisi için bir arınma ve hafifleşme süreci gibi gördüğü (kendisinden alıntı yapıyorum) bu kitabı yazan Paul Auster gerçek üstü olduğu kadar inanılmaz derecede ayakları yere basan, Amerika’nın belli bir dönemini etkili bir şekilde tasvir eden bir hikaye yaratmıştır.

Caryl Férey-Zulu

Bu Fransız yazar genelde Yeni Zelanda veya Güney Afrika Cumhuriyeti gibi yerlerde geçen cinayet soruşturmalarını anlatan romanlar yazar. Yarattığı polis karakterleri asla basmakalıp değildir, her birinin zayıflıkları, karanlık yanları ve politik görüşleri vardır. Sağlam polisiye roman görüntüsünün altında yazarın en dikkat çektiği nokta ‘Apartheid’ ve onun yankılarıdır. Başka bir deyişle yazar ‘politik’ polisiyeler yazar. ‘Utu’, ‘haka’ gibi Maoiri kültürüne ait isimleri kullandığı kitapları arasında en büyük etkiyi ‘Zulu’ (2008) adlı kitabı yapmış, birçok ödül kazanmıştır. ‘Zulu’ 2013 yılında beyaz perdeye uyarlandı…

Baudelaire-Kötülük Çiçekleri

Bu listeye iki şiir kitabı katmadan edemedik…

Cemal Süreyya-Sevda Sözleri

Tabii bu seçimler diğerlerini gözardı ettiğimizi göstermez…

Haunting of Hill House

Dikkatimizi çeken diziler: 1. Açıkça söylemek gerekirse Netflix’te yayınlanan bu korku dizisi beklentilerimizin de üstünde çıktı. ‘Haunting…’ daha önce birçok korku filminin kullandığı ‘Hayalet’ ve ‘Lanetli köşk’ temalarını tersyüz ederek bizi çok değişik bir ‘korku’ türü ile tanıştırdı. Final bölümü biraz sönük kalsa da inanılmaz akıcı temposu ve zengin hikayesi ile bizce birkaç günde bitirilir… Ancak dikkat: Gerçekten korkutuyor!

House of Cards

Bu politik entrika dizisi, çok güçlü iki oyuncuyla Amerika’nın politik kulislerindeki bütün entrikaları, çıkar çatışmalarını, iktidar çekişmelerini etkileyici bir dille gözler önüne seriyordu. Kevin Spacey ve Robin Wright’ın kusursuz performanslarından büyük katkı alan dizi Spacey’in (bildiğimiz nedenlerden) ayrılmasıyla biraz kan kaybetti. Ancak özellikle ilk sezonları bu tür dizileri sevenler tarafından büyük bir keyifle izlenebilir.

Daredevil

Marvel karakterlerinin bizce en ilginç olanlarından bu kahraman, bu türe meraklı olmayanların bile ilgisini çekebilecek bir şekilde Netflix’de yayınlanıyor. Zekice yazılmış diyalogları, değişik yollara sapan senaryosuyla sadece bir ‘kahraman dizisinden’ çok daha üst bir seviyeye çıktı. Suç dünyasında (daha çok) ve ufak bir hukuk bürosunda şekillenen bu dizi, ana karakterlerinin psikolojik katmanlarını ve motivasyon dayanaklarını seyircilere tam olarak hissettiriyor. Özellikle bizce çok başarısız olan sinema uyarlamasından sonra bu dizi tabiri caizse ‘ilaç’ gibi geldi!

Russian Dolls

Başta ‘zaman saplanması’ gibi daha önce sıkça işlenmiş bir tema üzerinde başlayan bu dizi, özellikle üçüncü bölümden sonra hiç beklenmedik yollara sapmaya başladı ve göründüğünden çok daha karmaşık ve derin olduğunu gösterdi. Dizideki oyunculuk performansları, yönetmenlik ve senaryo gerçekten üst düzeydi…

Watch How to Get Away with Murder

Büyük oyuncu Viola Davis’in başrolde olduğu bu suç/entrika dizisi, paralel akan ilginç hikayeleriyle, hem mahkeme salonlarında hem de üniversitenin hukuk derslerinde arada artan gerilimleriyle ‘gözümüzü kırpmadan’ arka arka izlemeyi isteyeceğimiz bir yapım haline dönüşüyor. Filmdeki genç oyuncular başarılı oyunculuklar çıkarıyorlar. Viola Davis’in performansına gelince… Ne diyebiliriz ki? (Hazırlayan: Kerem Bumin)


Bu Haberi Paylaş
ETİKETLER: ,
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.