celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Spor yazarlarından Fenerbahçe – Galatasaray maçı değerlendirmesi

24.02.2020 - 9:39    google-news - ABONE OL

Alican Özcan / Yine kapıda kara geceler… (Sözcü) | Stattan ayrıldığımda kafamın içinde Sezen Aksu’nun bu şarkısı çalıyordu: “Ah yine mi …

Alican Özcan / Yine kapıda kara geceler… (Sözcü) | Stattan ayrıldığımda kafamın içinde Sezen Aksu’nun bu şarkısı çalıyordu: “Ah yine mi keder, ama artık yeter, yine kapıda kara geceler…”
Çünkü Fenerbahçe’yi yine kara günler ve gecelerin bekleyeceği maçın henüz 10. dakikası itibariyle malumun ilanı oldu. Ersun Yanal’ın sahaya sürdüğü kadro ve bu kadronun olmamışlığı her geçen dakika daha belirginleşse de; ilk yarıda iki pas üst üste yapamayan Fenerbahçe’nin hocası, ikinci yarıda sahaya tek bir oyuncu değişikliği bile yapmadan çıkarak zaten yenilgiyi kabullenmiş oldu.
Peki bu durumda, Galatasaray karşısında sahadan silinen Fenerbahçe’de, 9 ay sonra ilk 11’de forma giyen Tolgay Arslan’a mı suçu atmalı, yoksa oyuncusu tel tel dökülürken kenarda onu izleyen hocasına mı. Ersun Yanal “Hazır değil” demesine rağmen basına “Ben aslında hazırım hoca oynatmadı” diyen ve sahada adım atmaya mecali olmayan Hasan Ali Kaldırım’a mı kızmalı, yoksa stoper transferine para bulup bu takıma bir sol bek almayan Ali Koç’a mı!
Elbette herkes suçu birilerine atacaktır. Ama Fenerbahçe’yi yönetme iddiasıyla göreve gelenlerin artık bahanelere, gerekçelere sığınacak durumu kalmadı. Saha dışı olayların hepsini yok saydığımızda kim Fenerbahçe’nin iyi yönetildiğini söyleyebilir?
Son 2 senede yapılan transferlerden, teknik direktör tercihlerine, rakiplerle iletişimden, kulüp içi dinamizmine kadar bir tane yolunda giden şey yok. Hakem hatalıdır, TFF art niyetlidir hatta devlet kademelerindeki bazı insanlar bile kazanmanızı istemiyor olabilir. Ama sen siperini ne kadar korunaklı kazdın?
Fenerbahçe’yi her açıdan kaosa sürükleyen yapının mimarı tartışmasız Fenerbahçe yönetimidir. Bunu düzeltecek olanlar da. Tarihe geçen bir destekle camianın başına geçen Ali Koç’un kredisi öyle kolay kolay bitmeyecektir. Ancak yıllardır çekmediği dertle çile kalmayan Fenerbahçe taraftarına bunları yaşatmak da kimsenin hakkı değil.
23. Hafta itibariyle Fenerbahçe için yine bir sezonun sonuna gelindi. Bir şampiyonluk daha kaybedildi, ezeli rakibine evinde 21 yıllık yenilmezlik serin son buldu ve her şeyden önemlisi şampiyon olup elde etmeyi planladığın maddi kaynaklara bir yıl daha kavuşamamış oldun. Belki de bu yüzden gelecek sezon yine kadro kurmakta sıkıntı yaşayacak ve şampiyonluktan yine uzak kalacaksın.
Özetle; Fenerbahçe için kara bir gece yaşandı. Dört koldan etrafı sarılmış ve kendi içinde büyük parçalanmalar yaşamaya başlayan Fenerbahçe’nin acilen yenilenmeye ve ileriye adım atmaya ihtiyacı var. Yoksa bu karanlık uzunca bir süre daha dağılmayacak gibi duruyor.
Bahadır Çokişler / Büyü bozuldu (Sözcü) | GALATASARAY’IN 6 maçlık galibiyet serisine rağmen 20 yıldır Kadıköy’de kazanamamasının getirdiği umursamazlık beni çok şaşırttı. Büyü var diyen oldu, Fenerbahçe’nin Galatasaray’a karşı çok şanslı olduğunu düşünen bile vardı ancak Fatih Terim’in dersine iyi çalıştığını söylemek en doğru tespit olacak. Meğerse bu sakinlik, Galatasaray’ın kazanma taktiğiymiş. O ne futboldu ama!
FENERBAHÇE, penaltıdan kazandığı gol sonrası topu Galatasaray’a verdi, oyunu da kendi sahasında kabul etti. Her iki takımın da kazanmaktan başka şansı yokken Ersun Yanal, Galatasaray’a karşı yapılmayacak en büyük hatayı yaptı. Golden sonra takımın geri yaslanmasını kenardan izledi.
Serdar-Jailson ikilisinin uyumsuzluğu Donk’un golüyle sonuçlandı. Dirar, uzun bir aradan sonra yerinde oynadı ama etkili olamadı. Altay öyle bir hatalar yaptı ki Ersun Yanal’ın yerinde ben olsam geride kalan haftalarda Harun’u kaleye koyarım.
ONYEKURU’NUN hakkını verelim. Onca pozisyon kaçırdı, taraftara saç-baş yoldurdu ama kazandırdığı penaltı 20 yıllık hasreti de bitirdi. Attığı golle de fişi çekti. Donk ve Falcao da tıpkı Marcio gibi tarihe geçti.
HAKEMLER maç olmuyor ki tartışılmasın! Çaldığı-çalmadığı düdükler, kart tercihleri nedeniyle Hakem Halil Umut Meler’i bütün hafta konuşacağız. Mariano topu çeliyor ve dizi pozisyon gereği Muriqi’in ters ayağına dokunuyor. Penaltı kararı yanlış! Neyse ki Serdar Aziz’e kart gösteren bir hakem çıktı diyeceğim ama Falcao’ya dirsek kırmızı olmalıydı!
Saracchi ceza sahasında Serdar’ı çekip düşürüyor, penaltı yok! Fenerbahçe ile Galatasaray senede iki kere oynuyor. Ersun Hoca çizgi ihlali yaptı diye atılmaz ki bir de Fatih Terim’e sarı! Belhanda ve Deniz’in oyundan ihraç edilmeleri ise doğru karardı.
MARTI kanadı büyüsü de Fahri Baba da artık tarih oldu. Galatasaray şampiyonluk yolunda en zorlu sınavı verdi. 7’de 7 yaparak alkışı hak etti.
Mehmet Denirkol / Fatih Terim’in planı tuttu Ersun Yanal’ınki çöp oldu (Fanatik) | Terim’e ‘Fenerbahçe’de kim oynamasın?’ diye sorsanız herhalde Gustavo derdi. Yerine kim oynasın diye sorsanız ‘Tolgay derim ama olmayacak duaya da amin demeyelim’ diye yanıtlardı. Yanal’ın tercihi neye dayanarak verdiğini tahmin ediyorum. Tolgay’ın bir kez yapabildiği terse pası istedi. Hani 50’de Jailson’un kafayla hiçbir yere indiremediği pası.
Bunun için orta sahayı Lemina’sız Galatasaray’a tamamen vermeyi göze aldı. Ve sonuç: Fenerbahçe uzatmalarda Ekici’nin şutuyla tek bir pozisyon buldu. Onyekuru tek başına maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar 6 net pozisyona girdi.
Terim’in takımı 20 yıllık tılsımın etkisinde kalmasa-ki bu duygu penaltı golüyle ve Onyekuru’nun kaçırdıklarıyla alevlendi- bu galibiyet sadece 20 yıllık sıkıntıyı bitirmekle kalmaz, 6-0’ın izlerini de silebilirdi! Terim’in planı kağıt üzerinde riskliydi ama daha büyük bir zaferin eşeğinden döndü. Yanal’ın planı ise 1. dakikada çöp oldu…
Maçın olayı:Fenerbahçe çok uzun süredir evinde diğer büyüklere özellikle de Galatasaray’a 20 yıldır yenilmemekle anlatıyordu. Prangadan kurtulmak gerçek hayata dönmek için orta vadede hayırlı olacak. Yanal’ın 2014’deki şahane şampiyonluğunun olağanüstü başarı olmadığı ortaya çıktı.
Kısa mesaj: Sezon öncesinden bu yana ‘kim şampiyon olur’ sorusuna hep ‘Trabzonspor’ cevabını veriyorum. Artık ‘belli olmaz’ diyeceğim.
Ali Ece / 1 Yanlış 3 Doğru (Fanatik) | Fatih Terim’in Isla-Jailson arasına hücumcu kaçırma planı tam isabetti: Galatasaray bayağı iyi bir ilk yarı oynadı. Yanal’ın ise stoperde rakipler için adeta madene dönüşen Jailson’da ısrar edip bir de hücum pres yapılmayacaksa sol önde Tolga ile başlaması yanlıştı. Aslında Galatasaray son 20 yılda Kadıköy’de daha iyi ilk 45’ler bile oynayıp kazanamamıştı, bu sefer de ilk golü yedi ama Yanal’ın 0-0 kadar 1-0’ı da nasıl oynatacağına dair bir planı yok gibiydi, Tolgay tercihi büyük hata oldu.
Yanal’ın maç öncesi söylediği “11’e takılmayın burası Kadıköy” sözü üzerine bir de kırmızı kartla atılması manidar oldu. Fenerbahçe taraftarı Yanal’ı çok sevdiği için değil son şampiyonluğu getiren futbolunu sevdiği için geri çağırmıştı. Fenerbahçe ‘o futbol’u en fazla 3 maçta oynayabildi.
O yüzden istifaya çağrılması çok doğal. Galatasaray’da neredeyse her şeyi başarmış olan Terim, tansiyonu hep Galatasaray lehine ayarladı ve 21. yüzyılda Kadıköy’deki ilk galibiyeti almayı başardı.
Gecenin sorusu: Sürekli aynı şeyi deneyip farklı sonuç almaya çalışmaya ne denir? Ersun Yanal’ın sadece Fenerbahçe kariyerinde değil, Türkiye’de büyük takımlar kariyerindeki de son maçı mı oldu şimdi?
Yasin Yıldırım / Korkak Yanal cesur Terim (Sözcü) | Ersun Yanal’ın korkaklığı Fenerbahçe’yi hem şampiyonluktan etti hem de Kadıköy’de kaybeden hoca olarak tarihe geçti. Fatih Terim’i bu sütunlardan çok eleştirdim ancak Terim dün uzun zamandır unutturduğu büyük hocalığını gösterdi. Fenerbahçe’yi çok iyi analiz etmesinin yanında, cesur futboluyla da maçı kazanmak istediğini başlama düdüğüyle birlikte ezeli rakibine hissettirdi.
Takımın en formda oyuncusu Emre Akbaba’yı kesmek kolay iş değildi. Hem de uzun zamandır oynamayan ve takımın en çok tartışılan ismi olan Belhanda’yı sahaya sürerek.
KISACASI Galatasaray oynuyor Fenerbahçe seyrediyordu. Dalga dalga gelen sarı-kırmızılılar, gol kaçırma yarışına girdiği sırada penaltı Kanarya’nın imdadına yetişti. Kruse ile öne geçilmesi bile Fenerbahçe’yi ayağa kaldıramadı. Çünkü Ersun Yanal’ın ne kadar defansif orta saha oyuncusu varsa sahaya sürme ve kaybetmeme hastalığı yüzünden ileri gitme şansı da yoktu.
Sezon boyunca oynamayan Tolgay’dan kurtarıcı olmasını beklemek de Tolga Ciğerci’den kanat oynamasını beklemek de hayalcilikti. El freni çekilmiş Fenerbahçe, Kadıköy’de ilk defa bir derbide bu kadar aciz bir futbol oynadı. Donk’un golü, 20 yıllık serinin biteceğinin işaret fişeği oldu.
İKINCİ yarıda oyunu kontrolü altında tutan Galatasaray, Onyekuru ile kazandığı penaltı ile büyüyü bozdu. Falcao, Kadıköy’ü yıktı. Uzatmalarda G.Saray’ın yer uçağı Onyekuru tarihe geçen golü attı.
SONUÇ, Fenerbahçelilerin en mutlu olduğu şey artık ellerinde yok. Şampiyonluk yarınlara kaldı. Üstelik Galatasaray artık yarışın bir numaralı favorisi.
Deniz Çoban / Penaltılar hatalı (Fanatik) | Bu maç bir kez daha gösterdi ki maalesef ligimizde bu derbiyi yönetecek ve oyunculara kendisini kabul ettirebilecek sadece iki hakemimiz var. Biri Aydınus, diğer Çakır. Bu maçta da gördük ki kart göstererek kontrol sağlanmıyor ve sizi sahadaki oyuncular kabul etmiyor.
Meler maç boyu çaldığı ve çalmadığı düdüklerle, gösterdiği ve göstermediği kartlarla maçı bir birine karıştırdı. Hakemi eleştirecek birçok pozisyon var. Gösterilmeyen sarı ve kırmızı kartları burada tek tek yazmaya kalksak yerimiz yetmez.
Oyuncular itiraz ederken neredeyse hakemi tartaklayacaklardı ama hakem tamamına tepkisiz kaldı. Fenerbahçe lehine verilen penaltıda Galatasaraylı oyuncu topa hamle yaparken çok tedbirli davranıyor. Ayaklarını dizden büküyor ve hedefinde top var.
Pozisyonu devam ettirmek ve penaltı vermemek daha doğru olurdu. 68. dakikada Donk, Deniz’i düşürdü, sarı gördü. Müdahalesi sınırda ve kırmızı karta yakındı. Ancak pozisyonda farklı bir durum da var. Donk Deniz’i düşürmemiş olsa, Deniz kaleciyle karşı karşıya kalacaktı. Bu pozisyonda Donk kırmızı kart görmeliydi. Bu pozisyon bariz gol şansıydı.
Galatasaray lehine verilen penaltıda da Jailson topla oynuyor. Kayarak geliyor ve amacına ulaşıyor. Penaltı verilmemesi gerekirdi. Belhanda ve Deniz’in atıldığı pozisyon tamamen yönetim eksikliği. Böylesi gergin bir ortamda oyunculara bu fırsatı vermemek gerekir.
Sahadan çıkmış oyuncunun tekrar sahaya alınması, giren oyuncunun sahadan çıkartılması hakemin kontrolü ne kadar kaybettiğini gösterdi. Böylesi karışık pozisyonların olduğu ve kontrolün kaybolduğu maçta Ersun Yanal’ın atılması ise fazla titiz bir tutum oldu.
Bedri Baykam / Bir dönemin sonu (Sözcü) | Bu karşılaşma birçok sebepten, olağan bir F.Bahçe-G.Saray maçının çok üstündeydi. Yöneticiler arası kavgalar, F.Bahçe’ye has iç buhranlar, olağan yüksek gerginliği doruklara taşıyan faktörlerdi. Gustavo’nun ağır bir sorumsuzlukla bir kart görerek cezalı duruma düşmesi, F.Bahçe’nin en büyük açığıydı.
LEMINA’SIZ G.Saray hızlı kontrataklarla oyuna girdi. Gol, sahasından çıkmakta yine çok zorlanan F.Bahçe’den geldi. Kruse penaltıyı mükemmel kullandı. İlk yarının devamında Halil Umut Meler, faullerde takdir haklarını sürekli G.Saray’dan yana kullandı. Sanki ‘Gol olana kadar faul çalmak’ gibi bir ısrara girmişti. Üst üste gelen korner ve frikiklerden sonra Donk durumu eşitledi.
İKINCİ yarıya F.Bahçe daha iyi başlarken Yanal’ın neden atıldığını anlamadım. Çakma stoper Jailson’un saçma hareketine hakem ağır bir kararla penaltı verdi. Meler’in VAR’a gitmemesi büyük hataydı. Uzatmanın 5. dakikasında gelen 3. gol, 20 yıllık serüveni bitirirken, F.Bahçe de bu gerginlikten kurtuldu.
Çünkü son yıllarda artık sarı-lacivertliler iç sahada sanki artık rakiplerini yenmek için değil, yenilmeyip rekor uzatmak için oynar hale gelmişti. Hakemin yanlı ve zayıf yönetimine rağmen G.Saray genelde daha dengeli ve özgüvenli bir oyun oynayarak maçı hak etti. Bireysel ve takım olarak üstündüler.
F.BAHÇE yönetiminin maçtan önce teknik kadroya açık destek vermemesi, G.Saray’ın 20 yıl sonraki galibiyetinin nedenlerinden biriydi. Bu tavır, ‘Sırat köprüsüne çıkar gibi’ takımın sahaya moralsiz sürülmesine neden oldu. Yanal ile sıcak ilişki gereksinimini yönetim hiç göremedi. Sezonun rengini bu zaaf belirledi. F.Bahçe camiası her skora ve gidişata göre hoca değiştirme sendromundan çıkmazsa daha 10 yıl şampiyonluk göremez.

Bu Haberi Paylaş
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.