Haberem – Haberler, Son Dakika Haberleri ve Güncel Haber

İstiklal Marşı’nın 10 kıtasının tüm sözleri | İstiklal Marşı tamamı ve 2 kıtası nedir? İstiklal Marşı’nın kabulü tarihi ve okunuşu

İSTİKLAL MARŞI NEDİR?

İstiklâl Marşı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin millî marşıdır.

Güftesi, Anadolu’da Millî Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiirdir. Şairin Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.

Şiir, 12 Mart 1921’de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir. Bestesi Osman Zeki Üngör’e aittir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır.

Mehmet Akif Ersoy

Osman Zeki Üngör

Edgar Manas

12 Mart 1921

İSTİKLAL MARŞI KAÇ KITA VE DİZEDEN OLUŞUR?

10 kıta

41 dize (mısra)

İSTİKLAL MARŞI 10 KITASININ SÖZLERİ

İSTİKLAL MARŞI 1. KITASI

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

İSTİKLAL MARŞI 2. KITASI

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

İSTİKLAL MARŞI 3. KITASI

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

İSTİKLAL MARŞI 4. KITASI

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

İSTİKLAL MARŞI 5. KITASI

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

İSTİKLAL MARŞI 6. KITASI

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

İSTİKLAL MARŞI 7. KITASI

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

İSTİKLAL MARŞI 8. KITASI

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

İSTİKLAL MARŞI 9. KITASI

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,

Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

İSTİKLAL MARŞI 10. KITASI

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

İSTİKLAL MARŞININ İLK 2 KITASI NEDİR?

İSTİKLAL MARŞI İLK 2 KITASI

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

İSTİKLAL MARŞI TAMAMI

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,

Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABUL TARİHİ NE ZAMAN?

İSTİKLAL MARŞI’NIN YAZARI KİMDİR?

İSTİKLAL MARŞI’NIN BESTECİSİ KİMDİR?

İSTİKLAL MARŞI HAKKINDA BİLGİLER

Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921’de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kâzım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. “Çanakkale Şehitlerine” ve “Bülbül” gibi şiirlerin sahibi Mehmet Âkif’in “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklâl Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara’daki Taceddin Dergahı’ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.Şiirde, şair Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir. Hamdul­lah Suphi Bey, Âkif’in şiirinin önce cephede asker arasında okunma­sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yer aldı.

Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

Güfteye en sert eleştiri Kâzım Karabekir’den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 1922’de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiştir.

Ülke savaş içerisinde olduğu için, Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923’ün 12 Şubat’ında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne’de Ahmet Yekta Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunuyordu.

İSTİKLAL MARŞI’NIN OSMANLICASI

İSTİKLAL MARŞI’NIN İNGİLİZCESİ

Fear not; For the crimson banner that proudly ripples in this glorious dawn, shall not fade,

Before the last fiery hearth that is ablaze within my homeland is extinguished.

For that is the star of my people, and it will forever shine;

It is mine; and solely belongs to my valiant nation.

Frown not, I beseech you, oh thou coy crescent!

Smile upon my heroic nation! Why the anger, why the rage?

Our blood which we shed for you shall not be worthy otherwise;

For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation!

I have been free since the beginning and forever shall be so.

What madman shall put me in chains! I defy the very idea!

I’m like the roaring flood; trampling my banks and overcoming my body,

I’ll tear apart mountains, exceed the Expanses and still gush out!

The horizons of the West may be bound with walls of steel,

But my borders are guarded by the mighty bosom of a believer.

Let it bellow out , do not be afraid! And think: how can this fiery faith ever be extinguished,

By that battered, single-fanged monster you call “civilization”?

My friend! Leave not my homeland to the hands of villainous men!

Render your chest as armour and your body as bulwark! Halt this disgraceful assault!

For soon shall come the joyous days of divine promise;

Who knows? Perhaps tomorrow? Perhaps even sooner!

View not the soil you tread on as mere earth – recognize it!

And think about the shroudless thousands who lie so nobly beneath you.

You’re the glorious son of a martyr – take shame, grieve not your ancestors!

Unhand not, even when you’re promised worlds, this heavenly homeland.

Who would not sacrifice their life for this paradise of a country?

Martyrs would burst forth should one simply squeeze the soil! Martyrs!

May God take my life, my loved ones, and all possessions from me if He will,

But let Him not deprive me of my one true homeland in the world.

Oh glorious God, the sole wish of my pain-stricken heart is that,

No heathen’s hand should ever touch the bosom of my sacred Temples.

These adhans and their testimonies are the foundations of my religion,

And may their noble sound prevail thunderously across my eternal homeland.

For only then, shall my fatigued tombstone, if there is one, prostrate a thousand times in ecstasy,

And tears of blood shall, oh Lord, spill out from my every wound,

And my lifeless body shall burst forth from the earth like an eternal spirit,

Perhaps only then, shall I peacefully ascend and at long last reach the heavens.

So ripple and wave like the bright dawning sky, oh thou glorious crescent,

So that our every last dropp of blood may finally be blessed and worthy!

Neither you nor my kin shall ever be extinguished!

For freedom is the absolute right of my ever-free flag;

For independence is the absolute right of my God-worshipping nation!

Exit mobile version