celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

“ÖZE DÖNÜŞ” HEYECANI : 56. ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ

Arzu Arda Deger
"Perde büyülü bir dünyadır. Öyle bir gücü vardır ki, duyguları başka hiçbir sanat formunun yanına bile yaklaşamayacağı bir şekilde ortaya çıkarır" Stanley Kubrick

 

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne CHP’li Muhittin Böcek’in seçilmesine, Antalyalılar ve Chp’lilerden daha çok belki biz sinemacılar sevindik. Bir şeyi genelleyerek konuşmaktan pek hazzetmem, ancak çoğunluk açısından bu böyle oldu.

Çünkü bir önceki AKP’li başkan Menderes Türel 2014 yerel seçimlerinde seçilip göreve geldiği an itibariyle tartışmalara ve protestolara sebep olan pek çok uygulamada bulunmuştu. İlk senenin en büyük fiyaskosu, Gezi belgeseli “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” in sansürlenmesiydi. Hemen akabinde belgesel ve kısa film yarışması kaldırıldı, ardından  festivalin ismi “Antalya Altın Portakal Film Festivali”nden “Uluslararası Antalya Film Festivali”ne evrildi, heykelcik değiştirildi, Cannes Film Festivali, Oscar referans gösterilip güya prestij hedeflendi, hem ödül olarak verilen para miktarı azaltıldı, hem de, ki burası zaten zurnanın epey zırt dediği yer, 54 yıllık bir gelenek bir anda yok sayılarak Ulusal Yarışma kaldırıldı! Bunun yerine Antalya Film Forum’a daha fazla özen gösterildi, proje desteği arttırıldı. “Bağğzı” önemli isimler, hatırı sayılır ücretler ödenerek Antalya’ya getirildi, basın toplantılarında konuşturuldu ya da filmleri boş salonlara oynatıldı, afedersiniz dışarıdan insanlar getirtilerek ‘muazzam ilgi’ sağlandı!

Tüm bunlar olurken sinema meslek örgütleri, “Türkiye’nin en eski Ulusal Film Yarışması’nın içi boşaltıldı” diyerek festivali protesto kararı aldı. Bazı sinema yazarları ise “festival başka, forum başka“ diyerek Film Forum’a katılmayı sürdürdü. Maalesef sektörümüzde hiçbir konuda fikir birliğine varamadığımızdan ve alınan kararları da uygulayamadığımızdan, ezcümle sektörleşemediğimizden, bu konudaki karalar da bireysel boyutta kaldı. “Altın Portakal” isminin olduğu son festivale ben de o dönem çektiğim sinema programı vesilesiyle katılmıştım. Bu sene de katılabilme isteği ve heyecanındayım.

Ülkemizde festival belediye organizasyon işidir, bunu herkes bilir; seçimle değişen her başkan kendi parti ideolojisini , yılların getirdiği düzen, gelenekler, kaidelerden bağımsız olarak ve “ben yaptım bakın pekala da oldu” anlayışıyla, fiiliyata geçirmekte beis görmez. Chp’li bir başkanın seçilmesini de film festivalinin özüne döneceğini umut ederek mutlu karşıladık,  mevzubahis kültür-sanat olduğunda Chp’li belediyelerin tutumunu –uygulamalarını ve en azından halkın taleplerini gözardı etmediğini biliyoruz. Olay X ya da Y partisi değil, memleketin en büyük festivallerinden birinin geleneğinin, meslek birlikleri ve sektör bileşenleri dışarda bırakılarak, fütursuzca bir anda silinmesidir.

YENİ DÖNEMDE SİNEMA ÖĞRENCİLERİNE ÇOK GÜZEL BİR HABER VAR

56.Antalya Altın Portakal Film Festivali ‘nin birkaç gün önce yapılan basın toplantısında başkan Muhitttin Böcek, “Festivalimizde bu yıl temamız ‘Öze Dönüş’. Bunun için de ‘Altın Portakal’ adını festivale, iki yıl önce kaldırılan ulusal yarışmaları da yeniden sinemamıza, yani asıl sahiplerine geri veriyoruz” dedi.

Bunun dışındaki en güzel haber ise öğrencileri mest edecek. Şahsen ben bunu ilk duyduğumda gözlerim sevinçle ve şaşkınlıkla açıldı, sebebini birazdan okuyacaksınız.

Bu yıl başlatılacak Altın Portakal Sinema Okulu, Türkiye’deki üniversitelerin radyo, televizyon, sinema, medya, iletişim ve görsel sanatlar bölümlerinde okuyan 100 öğrenciyi festivalin konuğu olarak Antalya’da ağırlayacak. Şahane, değil mi ? Hem de yüz (100) öğrenci, epey iyi bir rakam bu. Açıkçası İletişim Fakültesi /Radyo-Tv-Sinema mezunu biri olarak çok kıskandım sizi gençler, itiraf ediyorum. Kendi aklımla övünmekle teselli bulayım bari, zira bu uygulamanın aynısını öğrenci olduğum yıllarda ben düşünmüştüm, arkadaşlarıma da söylerdim, tam da şöyleydi; “festival filmlerini okul kimliklerimizi göstermek koşuluyla ücretsiz izleyebilmeli, atölyelere katılabilmeliyiz”. Bu benim 17-18 yıl önce düşündüğüm bir şeydi . Yine öğrenciliğimden beri düşündüğüm ve halen talep ettiğim bir şey daha var, umarım gerçekleşmesi bir bu kadar daha zaman almaz, sinema salonlarında gösterimde olan filmler için uygulanan öğrenci indirimine ek olarak sinema okuyan öğrencilere ayrıca bir indirim yapılmalı. (Bu Sinema Sendikası üyeleri için de geçerli olabilir pek tabii. ) Bence gençlerimiz bunu fazlasıyla hak ediyor. Sonuçta sinema salt okulla öğrenilebilen bir şey değil, kendimizi de kandırmayalım, memleketteki okulların kapasitesiyle hiç mümkün değil; bir filmi anlamak, okuyabilmek, kritik edebilmek, film çekebilmek için yapmamız gereken yol belli; çok film izlemek!

Neyse , konumuza geri dönelim.

Altın Portakal Sinema Okulu projesi dahilinde bu yüz öğrenci festivaldeki tüm etkinlikleri ücretsiz izleyebilecek, atölyelere katılabilecek ve ilham aldıkları yönetmenlerin yanı sıra, uluslararası alandan birçok sinemacıyla yüz yüze tanışabilme fırsatını yakalayacak.

Ulusal Yarışmalar ile birlikte, genç ve bağımsız sinemacılara olan maddi destek  de geri dönüyor. Kısa ve belgeselci gençlere verilecek ödüllerin yanı sıra, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda ilk sinema filmiyle yarışan bir yönetmene verilecek 100 bin TL değerindeki Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü yeniden festivale dahil edildi. Genç ve bağımsız yönetmen, yapımcı ve senaristleri uluslararası film profesyonelleriyle buluşturan Antalya Film Forum’a  olan destek de toplamda 450 bin TL para ödülüyle devam ettiriliyor.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde 26 Ekim – 1 Kasım 2019’da düzenlenecek 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İdari Direktörlüğünü Cansel Çevikol Tuncer, yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre, Antalya Film Forum’un yöneticiliğini Olena Yershova Yıldız,  festival danışmanlığını ise Hülya Uçansu ve Reis Çelik yürütecek.

Cansel Çevikol Tuncer’in basın toplantısında bahsettiği ancak medyada pek rastlamadığım diğer bir yenilik de sinemamızın ilk kadın yönetmeni, sinema ve tiyatro yıldızımız olan çok değerli isim Cahide Sonku’ya atfen 50 bin lira değerindeki “Cahide Sonku Ödülü” nün konmuş olması. Sektördeki kadın emeğine daha fazla dikkati çekmek amacıyla düşünülmüş bu hareket çok mühim ve alkışlanası.

Yukarıda, bir önceki belediye yönetiminin festivali Cannes, Berlin, Oscar gibi organizasyonlara benzetme sevdasından bir cümle ile bahsetmiştim. Bunun mümkün olamayacağını bir kenara usulca koyacak olursak, bu tavır özümüzden kopmayı getirmenin dışında başka bir şeye hizmet etmez. Her şeyin başına “milli” ve “yerli” kelimelerini koyanların uygulamalarında bunun tam aksini yaptıklarını görmek üzücü. Neyse ki festival yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu açıklamasıyla içimizi rahatlatıyor. Uluslararası ve dünya sineması bölümlerinin devam edeceğini vurgulayan Boyacıoğlu, “Festivallerin büyük çoğunluğu Cannes ve Berlin’e benziyor. Biz bunu yapmak istemiyoruz. Önceliğimiz kendi sinemamız olacak, kendi insanlarımız. Öğlen sohbetleri diye bir şey düşünüyorum. Uğur Yücel ve Ercan Kesal ‘ evet’ dediler. Ulusal filmlere daha fazla ağırlık vermek istiyoruz.

İşte bu, kendi sinemamız! Ayrıca ‘Öğlen Sohbetleri’ fikri de pek hoş!

Çok beğendiğim festival afişinde ise sinemamızın sultanı Türkan Şoray var. 1964 yılında ilk kez düzenlenen festivalde Şoray’ın En İyi Kadın Ödülü ‘nü aldığı Metin Erksan’nın “Acı Hayat” filminin afişindeki fotoğrafı var. Ulusal yarışmanın geri döndüğü bu yılki festivale Şoray’ın bu şahane görüntüsüyle ‘merhaba’ demek gerçekten çok güzel ve heyecan verici.

Geçen yazım itibariyle finalde bir şarkı paylaşma fikrini sevdim ve benimsedim. Bu vesileyle afişe konuk olan Acı Hayat filmin müziklerine dair paylaşmak istediğim çok önemli ve güzel bir bilgi var. Bu anektodu da daha geçen hafta okuduğum Birsen Altıner’in ‘Metin Erksan Sineması’  (Pan Yayıncılık) kitabından alıntılıyorum;

Türkiye’de o güne dek ilk kez film müziğinde saksafon kullanılmış. Saksafonu adeta bir organıymışçasına çalmasıyla tanınan Ornette Colemann’ı, filminin prodüktörü ve film müziklerini yapan Fecri Ebcioğlu’nun tüm itirazlarına rağmen kullanmış Metin Erksan. Fecri Ebcioğlu da “O halde filmin müziğine adımı yazdırmam” diyerek rest çekmiş. Metin Erksan ise “Sen bilirsin Fecri” demiş. Fecri Ebcioğlu ise filmi izledikten sonra ismini yazdırmaya karar vermiş.

Yani filmin müzikleriyle Fecri Ebcioğlu’nun hiçbir alakası yokmuş!

Filmi izlememiş, yeniden izlemek ve müziklerini dinlemek isteyenlere linkini bırakıyorum, iyi seyirler;

https://www.youtube.com/watch?v=zvBCmsP3uVw

arzuardadeger@gmail.com

 

 

YORUMLAR

  1. Gökhan Başkan dedi ki:

    Keyifli bir yazı olmuş, dilinize sağlık. Ama keşke festivallerimiz, bizim gibi ülkelerde gelişim için bir motor görevi de üstlense. O yüzden bu festivallerden her sene çekilmemiş dört beş film senaryosu için maddi, teknik,
    estetik destek kategorisini ekleyip tohum ekseler.

    1. Arzu Arda Deger dedi ki:

      Çok teşekkür ederim okuduğun için. Güzel fikir Gökhan, neden olmasın. Antalya FF genç sinemacıları, kısa filmcileri ve sektördeki kadın emekçileri destekleyen yenilikler eklemiş bu seneki programına. Sinema öğrencileri için yapılacak olan proje de şahane ve toplamda ayrılan ödül bütçesi 1.357 .500 TL . Bir sonraki festival organizasyonunda görebilmek dileğiyle…