celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

KELEBEK ETKİSİ

İyilikler, az da olsa tetiklediği ve aydınlattığı insan ruhları ile başka iyiliklere kapı aralıyor. İyilik gören insanlar, bu iyilik esintilerini imkanları olabildiğince karşılık vererek devam ettirmeye çalışıyorlar. Potansiyelleri az olduğu için bu rüzgarlar, esinti ötesine geçmeden, çabuk sönmektedir. Kötülük ise insan ruhunu ve hayatını o kadar derinden etkiliyor ki, tüm imkanlarıyla herkes, intikam, hırs ve öç alma duygusuyla dalga dalga yayılarak çok fazla motive edici bir etkiyle kötüleşen davranışlara çığ gibi dönüşmektedir. İyiliğin potansiyel etkisi, kötülüğün potansiyel etkisinden katbekat daha zayıf olduğu için kötülük fırtınalarını, durduracak ya da zayıflatacak çözümler bulmalıyız. Küçücük bir domino taşı ile tetiklenen olağanüstü gösterilerde olduğu gibi her şey başka şeyleri hiç beklenmedik şekilde etkilemektedir. Okyanuslardaki 1 derecelik artış çok büyük kasırgalara davetiye çıkarabilir.

Bir insanın öldürülmesi, yeri geldiğinde dünya savaşının çıkmasına neden olabilmektedir. Öldürülen insanın konumu, statüsü ve milliyeti de çok etkili rol oynamaktadır. Oysa bazı insanlar da var ki sayıları ne kadar fazla olsa da ne kadar eziyet görse de kimseyi harekete geçirememektedir. Örnek ise, ayrımcılığa uğrayan siyah derili insanlar, çingeneler yetimler, öksüzler, kimsesi olmayanlar ve maalesef maddi yönden zayıf insanlar buna şahit olduğumuz acılı insan gruplarını oluşturuyor. Dünyada ise Asya ülkelerinde, Ortadoğuda, Afrika ve gelişmemiş ülkelerdeki zayıf hukuk sistemleri dolayısıyla haklarını koruyamayanlar, gelişmiş ileri ülkelerde ise  birlik ve güç olamayan insanlara, hukuku zorlayarak evirerek haklı konuma geçen insanlar, bu hazin sonu yaşatmaktadırlar. Bu insanlar, yaşama hakkını bile çoğu zaman kullanamıyorlar.

Yoksul bir oduncu varmış. Ormandan odun keser sırtına yüklenip satarmış. Bir gün gene odunu yüklenmiş gidiyor, yol yokuşmuş. Yaşlı amcanın dizlerinde derman kalmamış, odunları yere bırakmış ve demiş ki: Nedir benim bu geçtiğim borçlar, br de çocuklar,  yıllardır rahat bir nefes alamadım. Ey Azrail gel de şu canımı al der demez Azraili karşısında bulur. Azrail der ki: Buyur beni mi çağırdın? Oduncu:
Şey şu odunları sırtıma koyar mısın? Ama sakın canımı alma, elbet bir gün alacaksın zaten der. Dertlerden kurtulmak için ölüm çare değil, insan her çeşit güçlüğe katlanır, yeter ki ölüm olmasın.

Eğitim ve kültür seviyesi gelişmemiş, ortak toplumsal sorunları çözme konusunda dirayet gösteremeyen, kitleleri ölüm ve açlık korkusuyla, kendi istedikleri sınırda yaşama mahkum ettiklerinde, ipin ellerinde olduğunu ve bu güçsüzlükten yararlanarak toplumu idare eden zihniyet, maalesef insanları uzun süreler, sessiz yığınlar haline getirebilmektedir. Gerçekte olan ve tüm insanların benzer yaşam sıkıntılarını paylaşmayan insanlar, küçük azınlıkların esiri olmayı hak etmeseler de kendi zayıf noktalarına yenik düşerek, sömürü çarkını değiştirememektedir. Bunu güzel bir hikayeyle anlatmak daha kolay olacak sanırım.

Güneş ve rüzgâr, kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış. Rüzgâr: Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım. Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun? Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma bahse girerim demiş. Güneş bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha sıkı sarılıyormuş. Sonunda, rüzgâr pes edip durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden adam alnındaki teri silip paltosunu çıkarmış. Sonra, rüzgâra dönmüş nazik ve dostça davranışın, şiddet ve güç gösterisinden daha etkili olduğunu söylemiş.

İnsanlığa ve insanlara medeni bir toplumda insanca yaşamayı teminat altına alacak bir yöntem ve sistem kurmadıkça; bu dünyanın, geleceğin belki de sonsuzluğun sorunu olmaya devam edecek. Tohumların taşıdığı genetik bilgilerin, zamanı geldiğinde çok büyük bir ağaca dönüşmesi gibi küçücük iyilikler de hayatı öyle aşılar ki insanların hayali ile gelecek bambaşka bir hale dönüşebilir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.