celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Demokrasi ve Özgürlükler Adası açılıyor

27.05.2020 - 19:57    google-news - ABONE OL

Açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katılıyor …

Açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de katılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

Türkiye, bundan tam 60 yıl önce tarihinin en kara günlerinden biri olan 27 Mayıs darbesine maruz kalmıştı.

Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup cuntacıların gerçekleştirdiği darbenin ardından yaşananlar ise sadece demokrasi adına değil adalet ve insanlık adına da utanç vericiydi.

Üzerinde bulunduğumuz Yassıada’da diğer bir ifadeyle Yaslı Ada’da yapılan, önceden verilen emirlerle yapılan yargılamalar çok büyük bir faciayla bitmişti. Milli iradenin temsilcisi konumundaki DP’li siyasetçilerin her türlü iftiraya maruz kaldığı yargılamalar burada yapılmıştı.

Yassıada’da aylar boyunca tam anlamıyla bir zulüm makinesi işletilmiştir. Ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları ve siyasetçileri hiçbir somut delil olmamasına rağmen kin ve düşmanlığa maruz bırakıldılar.

Bu ülkenin cumhurbaşkanını intihara teşebbüs etmesine kadar getirdiler. Bir başbakanı idama götürürken bile prostat muayenesiyle aşağılayacak kadar alçaldılar. Yüreği vatan sevdasıyla dolu Genelkurmay Başkanı’nı bir teğmene tokatlatarak, tarihimizde görülmemiş rezillikler sergilediler.

Her üç kahraman idam sehpasına inançla, gururla yürüdü. 16-17 Eylül 1960 tarihinde gerçekleşen bu idamlar, milletimizin yüreğine kor gibi düşmüştü. O gün hukuk ve adalet ayaklar altına alınarak idama götürülen bu 3 yürek, milli iradenin ta kendisi olmuştu.

Yassıada’da kurulan tiyatro mahkemelerde yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşları değil, değerleri ve inançlarıyla milletimizdir. Bilmiyorlardı ki, milletimizi onu hedeflerinden koparmaya bir avuç darbecinin gücü yetmezdi.

Bu vesileyle sürgüne götürüldüğü Hindistan’dan, trajediyi engellemek için çırpınan Alparslan Türkeş’i de rahmetle yad ediyorum. Menderes ve arkadaşlarını idam sehpasına çıkaranlar ve onları destekleyenlerin alnındaki kara leke silinmeyecektir.

Tarihi değiştiremeyiz ama doğru yorumlamasını sağlamak için, tarihin hatırlanma biçimini değiştirmek elimizdedir. O günleri hatırlarken, milli iradenin her hal ve şart altında üstün geldiğini gösterebiliriz. Şu anda tarihe karşı anlamlı bir duruş sergiliyoruz.

İdam sehpasındaki son sözü “Devletime ve milletime ebedi saadetler dilerim” olan Menderes’in aziz hatırasına sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur.

İdama götürülürken önce, abdestimi alıp iki rekat namaz kılıp, ardından altındaki sandalyeyi kendisi iterek düşüren ve celladına da “Sen çekil, o sandalyeyi ben iterim” diyen Fatin Rüştü Zorlu’nun hatırasına sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur.

Kişilik bu, kimlik bu, şahsiyet bu… Mesele başarılı bir maliye bakanı olduğu halde, sırf geçmişte darbecilere istedikleri imtiyazları sağlamadığı için hedef olan Hasan Polatkan’ın hatırasına sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur.


Bu Haberi Paylaş
ETİKETLER: , , ,
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.