Bakanlar Kacır ve Ersoy, ‘Anadoludakiler: Sof’un Vakitsiz Seyahati Standı’nın açılışında konuştu

Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın iştirakiyle Anadolu Medeniyetleri Müzesinde düzenlenen “Anadoludakiler: Sof’un Vakitsiz Seyahati Sergisi”nin açılışındaki konuşmasında, Türkiye’nin 1788 coğrafik işaret ve klasik eserle bu alanda Avrupa’da birinci, dünyada ikinci sırada bulunduğunu söyledi.

Yurdun dört bir yanında, klasik birikimi çağdaş üretim anlayışıyla buluşturan, toprağına, sanatına ve zanaatına bağlı binlerce kooperatif ve teşebbüsçü bulunduğunu tabir eden Kacır, bakanlık olarak bu toprakların kültürel, tarihi ve ekonomik zenginliklerini özüne yakışır biçimde yaşatmak ve geleceğe taşımak için emek veren her teşebbüsü desteklediklerini vurguladı.

Anadolu’nun tüm kültür hazinesini güçlü bir muhafaza şemsiyesi altına aldıklarını belirten Kacır, şimdi 2 yılını doldurmayan projeyle Anadolu’nun dört bir yanında istihdamı artıran, mahallî üreticiyi güçlendiren, gönüllere dokunan ve dünyada ses getiren çok kıymetli çalışmalara imza attıklarını söyledi.

– 51 PROJEYE 358 MİLYON LİRA KAYNAK AYRILDI

Mehmet Fatih Kacır, “81 Vilayet 81 Eser Programı” ile kadim Anadolu medeniyetlerinin özgün eserlerine global marka pahası kazandırmak üzere harekete geçtiklerini, klâsik kıymetlerden beslenen 51 projeye 358 milyon lira kaynak sağladıklarını bildirdi.

Kacır, proje kapsamında gündeme getirilen kültürel mirasın en nadide örneği olarak Ankara’ya ilişkin “sof kumaşını” öne çıkardı ve şu bilgileri paylaştı:

“Ankara Kalkınma Ajansı eliyle sağlanan 91 milyon liranın üzerindeki dayanakla, sof kumaşının üretimini canlandırmak, tanıtım ve pazarlamasını güçlendirmek üzere Kızılcahamam, Çamlıdere, Güdül, Altındağ ve Ayaş’ta dokuma atölyeleri kuruldu. ‘İz Ankara El Sanatları ve Tasarım Merkezi’nde gerçekleştirilen AR-GE ile aslına sadık sof kumaşı yine üretildi ve ticarileşme adımlarıyla ustaların emeği ekonomik karşılığını buldu. ‘Zamansız Zarafet: Sof Dokumanın Yine Doğuşu’ projesiyle üretim kapasitesi artırılarak ticaret hacmi genişletildi. Projenin elde ettiği muvaffakiyet, Başkent’in kadim kıymeti olan sof kumaşını tekrar gün yüzüne çıkarıyor. Mahmut Paşa Bedesteni üzere tarihi adreslerde düzenlenen etkinliklerle bu miras yaşatılırken, ülkemizin tasarım ve üretim gücü dünyaya tanıtılıyor.”

Bakan Kacır, stantta sof kumaşından yapılmış eserleri işaret ederek, “Buradaki her bir modül, Anadolu’nun sabrını, zarafetini ve üretken ruhunu yansıtırken, tekrar hayat bulan sof dokumacılığının sürdürülebilir bir gelecek için nasıl bir ilham kaynağı olabileceğini de gösteriyor. Ankara’nın zanaatkarlık mirasını yaşatırken, tıpkı vakitte ülkemizin tasarım ve üretim gücünü dünyaya tanıtıyor.” dedi.

Anadolu’nun binlerce yıllık hafızasının, global ticaretin amansız çabası içerisinde yitip gitmesini istemediklerini vurgulayan Kacır, “Anadoludakiler” projesinin mahallî üreticinin gelirini artıran, bayan istihdamını ve girişimciliğini güçlendiren bir ekosistem oluşturacağına inandıklarını lisana getirdi.

Kacır, projeye takviye olan Emine Erdoğan’a teşekkür etti.

– “HASSASİYETİMİZİN BİR GÖSTERGESİ”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da Türkiye’nin kültürel mirasına ilişkin tüm pahalara sahip çıkmayı sürdüreceklerini belirtti.

Ersoy, esaslı bir medeniyet mirasına sahip olmanın büyük bir gurur olduğunu belirterek son 23 yıldaki çalışmalarla kültürel bedellerin tek tek gün yüzüne çıkarıldığını söyledi.

Türkiye’nin sadece yurt içindeki değil dünyanın dört bir yanındaki yapıtlarına sahip çıktığını lisana getiren Ersoy, “Tarihin en güç şartlarında dahi düşünmeyi, üretmeyi ve inşa etmeyi kendine prensip edinmiş, hayatı güzelleştirmeyi ve uygunlaştırmayı inancının bir kesimi olarak görmüş ceddimize ilişkin her ne varsa bizim için değerlidir, kıymetlidir ve özeldir. Bize düşen vazife ise hiçbir ayrım gözetmeksizin, zorluklara takılmadan, manileri gözümüzde büyütmeden bu kültürel mirası bulmak, ayağa kaldırmak ve sahip çıkmaktır.” diye konuştu.

Ersoy, yalnızca yerin üstündeki yapıtların değil, yerin altındakilerin de korunmasıyla ilgili tüm dünyanın yakından merakla takip ettiği çalışmaları hayata geçirdiklerini belirterek, “Saygıdeğer Hanımefendi’nin çok pahalı dayanaklarıyla sof kumaşın tekrar dokunmaya başlaması, tarihimize, kültürümüze, medeniyetimize ve onun biricikliğini yansıtan yapıtlarına olan hassasiyetimizin bir göstergesidir.” dedi.

Ankara keçisinin tiftiğinden üretilen sof kumaşın tarihî kullanım alanlarına değinen Ersoy, “Sof kumaş yazın serin, kışın sıcak tutarak, az buruşan ve sağlıklı yapısıyla bilhassa giysi ve şal üretiminde tercih edilmiştir. Yumuşak dokusuna karşın yüksek dayanıklılığı ve mevsimsel konforu sayesinde toplumun seçkin kısımları tarafından istek görerek kültürel tarihimizde ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur.” bilgisini paylaştı.

Bakan Ersoy, sof kumaşın bu özellikleriyle sırf gündelik bir kullanım gereci olmaktan çıkararak yüzyıllar boyunca Anadolu’dan Avrupa’ya uzanan bedelli bir ticaret eseri haline geldiğini belirterek şunları kaydetti:

“Bir periyot herkesin imrendiği sof kumaşı ustalık, emek ve sabır isteyen bir zanaatin eseridir. Maalesef devlet iktisadına kıymetli katkılar sağlayan, kültürümüzün estetiğini ve sarayın ihtişamını yansıtan bu değerli kumaş bilhassa Sanayi İhtilali’nin yol açtığı değişimler sonucunda unutulmaya yüz tutmuştur. Ayrıyeten bu geriye gidiş ustaların da birer birer kaybolmasına neden olmuştur. “

Bakan Ersoy, projenin gerçekleşmesine emek veren bayan teşebbüsçüler, zanaatkarlar, araştırmacılar ve tüm kurumlara teşekkür etti.

– “KÜLTÜREL HAFIZA GÜÇLENDİRİLDİ”

Ankara Valisi Vasip Şahin, “İz Ankara Tasarım ve Sanatları Merkezi’nin” Ankara Valiliği ve Ankara Kalkınma Ajansı iş birliğiyle 2018’de başlatılan bir proje olduğunu belirtti.

Şahin, merkezin maksadını “Ankara’ya has kıymetlerin, klasik el sanatlarının ve mahallî üretim kültürünün çağdaş dizaynlarla tekrar buluşmasını sağlamak; bu güçlü mirası koruyarak gelecek jenerasyonlara aktarmak” kelamlarıyla aktardı.

Merkezin Kale bölgesindeki tarihi dokuda 2020’de faaliyete geçtiğini hatırlatan Şahin, burada sof, Nallıhan ve kilim dokuma ile gümüş takı, cam tasarım ve dikiş alanlarında üretim yapıldığını söz etti.

Şahin, endüstrileşmeyle unutulma tehlikesi yaşayan 400 yıllık sof dokuma geleneğinin tekrar hayata geçirilerek hem kültürel hafızanın güçlendirildiğini hem de çağdaş dizaynla çağa uyarlandığını söyledi.

– “SOF KUMAŞI ÖTEKİ GİBİSİ MUADİL ESERLERİNDEN DEĞERLİ ÖLÇÜDE FARKLILAŞIYOR”

Program öncesi basın mensuplarına aktifliğe ait açıklama yapan Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara’nın kalkınma kıssasında kıymetli bir yer tutan Ankara tiftik keçisinin sof kumaşından üretilmiş 35 kıyafetin bugün görücüye çıktığını belirtti.

Şimşek, şunları kaydetti:

“Sof kumaşı başka gibisi muadil eserlerinden kıymetli ölçüde farklılaşıyor. İnceliği, uzunluğu, mikron kalınlığı, parlaklığı ve dayanıklılığıyla aslında tüm dünyaya mal olmuş bir eser. Geçmiş yıllarda Ankara’nın kalkınma kıssasında de tiftik ve tiftikten üretilen sof kumaşı tüm dünyaya bir ticari eser olarak hazırlanıyordu. Günümüzde bu eser unutulmaya yüz tutmuş bir hale geldi. Bu mevzu, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin başta Anadolu Dokuma Atlası ve Anadoludakiler Projesi ile daha fazla gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu proje vesilesiyle üretimi yerelde canlandırmaya çalışıyoruz.”