celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Şeriat hükümleri ilk kez resmi gazete’de

19.12.2019 - 15:14    google-news - ABONE OL

Şeriat hükümleri ilk kez Resmi Gazete’de: Körfez’den sadece para gelmiyor

Resmi Gazete’de faizsiz finans kuruluşlarının denetimine ilişkin karar 14 Aralık’ta yayımlandı. Kararın çerçevesini şeriat hükümleri belirliyor, etik ilkelerin dini dayanakları sıralanıyor. Kararın altında ise Körfez sermayesiyle yıllardır kurulan yoruma muhtaç ilişki yatıyor.

14 Aralık’ta Resmi Gazete’de Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun faizsiz finans sektörüne ilişkin kurul kararı, yayımlandı. Karar faizsiz finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürüten denetçiler için etik kurallarıyla ilgiliydi. Ancak etik kurallar denen kurul kararı şeriat hükümlerden oluşuyordu. Kurul kararında dikkat çeken detayları derledik. Kararın giriş kısmı şu şekilde başlıyor; “Muhasebe, İslam dininin Farz-ı Kifaye olarak gerekli kıldığı mesleklerden biridir… Adil olma kavramı, Kuran-ı Kerim’de birçok ayette geçmektedir… İslami bakış açısıyla denetçilerin uyacağı kurallar ise esas olarak İslam inancının ve fıkhın ilke ve kurallarına dayanır.”

Böylece 14 Aralık tarihiyle beraber ilk kez bir finans kuruluşunu denetleyen denetçilerin uyacağı kurallar İslam inancının ilke ve kurallarına dayandırılmış oldu. Ancak İslam ilke ve kurallarına uyulup uyulmadığına ilişkin bir şeri mahkeme bulunmuyor. Dolayısıyla denetçilerin, anayasasında tam 10 kez laik cumhuriyet ibaresi geçen Türkiye’de kurallara uymaması durumunda hukuken başına ne geleceği belirsizliğini koruyor.

Kurul kararının amaçları okunduğunda ise “Türkiye acaba şeriatla yönetilen bir körfez ülkesi mi” sorusu akıllara geliyor. Çünkü kurul kararının amaçlar bölümü “Bu kurallar, denetçiler için Fıkhi ilke ve kurallar esas alınarak oluşturulan etik bir çerçeve ortaya koyar. Bu sebeple denetçilerin dini inançları nedeniyle ve Allah-u Teala’nın emirlerine uyma ve yasakladıklarından sakınmanın yolu olarak bu kurallara uyma motivasyonuna sahip olduğu kabul edilir” hükümleriyle başlıyor. Devamında ayetler ve hadislerle denetçilerin uyacağı kurallar belirleniyor ve denetçiler için etik ilkelerin dini dayanakları sıralanıyor. Buna göre bu dayanaklar sırasıyla “dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği ilkesi, ihlas, takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma, Allah-u Teala korkusuyla davranma, Allah-u Teala’ya hesap verilecek olması” olarak ifade ediliyor. Bunların tümü kendisini laik olarak tanımlayan bir devletin Resmi Gazetesi’nde 14 Aralık’ta yayımlandı. Böylece faizsiz finans kuruluşlarına şeriat hükümleriyle denetim ayrıcalığı tanındı. Peki faizsiz finans kuruluşlarına tanınan bu ayrıcalığın altındaki motivasyon neydi? Bu kuruluşlar dünyada ne zaman ve neden kuruldu? Dahası Türkiye’de bu kuruluşların temelleri hangi dönemde atıldı?

50 YILLIK BİR VAHABİ İCADI

Özellikle Körfez ülkelerinin hızlı zenginleşme süreci 1973 Petrol Krizi’ne rastlıyor. Suudi Arabistan 1973’te 4,3 milyar dolar olan petrol gelirini 5 yıl içinde 7 kat artırarak 34,3 milyar dolara çıkarıyor. Böylece ABD yörüngesindeki petrol zengini Körfez ülkelerinde daha önce görülmemiş büyüklükte bir sermaye birikimi yaşanıyor. Ancak bu zenginleşme beraberinde önemli sorunları da getiriyor. Zira Suudi Arabistan şeriatın en katı yorumlarından biri olan Vahabi İslamcılığıyla yönetiliyor. Sermaye birikimine karşın borç alıp verme ilişkisinde faizden uzak durulması Suudi Arabistan’ın dünyada hızla yaygınlaşan finansal piyasalardan nasiplenmesinin de önünü kesiyor. Böylece daha önce 1960’lı yıllarda başarısız örnekleri olan faizsiz bankacılığın ilk örneği, Suudi Arabistan’da Kral Faysal döneminde petrol krizinden hemen sonra 1975’te kuruluyor. Bu bankanın adı İslam Kalkınma Bankası. Yani referanslarını 7’nci yüzyıla kadar götüren faizsiz bankacılık aslında yaklaşık 50 yıllık bir Vahabi icadı.

PETROL KRİZİNİN TÜRKİYE AYAĞI

Aynı petrol krizinin Türkiye ayağında ise petrol giderleri artan bir ülke ortaya çıkıyor. 1973’te toplam ithalatının yüzde 10’u petrol olan Türkiye, 1980’de ithalatının yarısını petrole ayıran bir ülkeye dönüşüyor. Hal böyle olunca ekonomik darboğazın yaşandığı 70’li yıllarda özellikle milliyetçi cephe hükümetleri Suudi Arabistan ile yakınlaşıyor. Ancak o yıllarda Türkiye’de faizsiz finans kurumlarının olmayışı ve sermaye kontrolleri nedeniyle Suud sermayesi Türkiye’ye rahatlıkla giremiyor. Ta ki 1983’e kadar.

2 EYLÜL DÖNEMİNDE KURULDU

1983 yılı sonunda Turgut Özal’ın göreve gelir gelmez imzaladığı 3’üncü kararnameyle Suud sermayesinin ve faizsiz finans kuruluşlarının önü açılıyor. Böylece önce Albaraka daha sonra da Faisal Finans Türkiye’de faaliyete başlıyor. Bugünlerde hükümetle alengirli ilişkileri olan iş insanları ise 80’li yıllarda Suud sermayeli Faisal Finans etrafında palazlanmaya başlıyor. Dahası bugün bankacılık sektörünü yöneten BDDK, SPK, Rekabet Kurumu, Eximbank gibi kuruluşların başındaki üst yöneticilerin tümü meslek hayatlarına başta Faisal Finans olmak üzere Suudi bankaları’nda başlamış isimler.

 


Bu Haberi Paylaş
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.