celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Koç Üniversitesi’ne her yıl 150 milyon TL aktarıyoruz

17.11.2019 - 10:23    google-news - ABONE OL

Kasım başında Vehbi Koç Vakfı’na Türk Amerikan Cemiyeti’nin verdiği Onur Ödülü’nün gala gecesini izlemek üzere bir grup gazeteci New York’taydık …

Kasım başında Vehbi Koç Vakfı’na Türk Amerikan Cemiyeti’nin verdiği Onur Ödülü’nün gala gecesini izlemek üzere bir grup gazeteci New York’taydık. Aynı günlerde Metropolitan Müzesi’nde 8 yıl önce açılan Koç Ailesi Galerisi’nde İslam Eserleri kalıcı sergisini de gezme fırsatımız oldu, gerçekten etkileyici. İznik çinilerinden Türk halılarına sayısız parçanın bulunduğu galeriyi, her yıl en az bir milyon kişi ziyaret ediyormuş. Vehbi Koç adına kurulan vakıf 17 Ocak 2019’da 50. yaşına bastı. Bu 50 yılın 23’ünde vakfın genel müdürlüğü koltuğunda Erdal Yıldırım var. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve Semahat Arsel’e ithaf ettiği “Az mı Gittik, Uz mu Gittik?” kitabını yazan Yıldırım’la, Koç Holding yerleşkesi içindeki vakıf merkezinde konuştum.

‘GÜVEN BUNALIMI VAR’

Vehbi Koç Vakfı nasıl kurulmuş? 

Vehbi Bey iş hayatında başarılı olduktan ve belli bir birikim yaptıktan sonra da hemen her iş adamı gibi, hayır faaliyetleri yapıyor. Cumhuriyetin kurucuları açısından vakıflar öncelikli değil, çünkü hem zamanın ruhu hem dönemin öncelikleri her şeyin devlet tarafından yapılmasını zorunlu kılıyor. O nedenle 1930’lardan 1967’ye kadar geçerli olan yasada vakıf sözcüğü bile yok, “tesis” deniyor.

Sonra nasıl değişmiş yasa?

Vehbi Bey ABD’yi ziyaretlerinde bütün büyük şirketleri kuran insanların hayırseverlik alanında da ne kadar faal olduğunu fark ediyor. Çok büyük üniversitelerin, hastanelerin, müzelerin, ya bu kişiler tarafından doğrudan kurulduğunu ya da desteklendiğini görüyor. Ve bundan çok etkileniyor. Döndükten sonra Türkiye’de arkadaşlarıyla baş başa veriyor, bu işi daha geliştirmeliyiz diyor ve ilk önce yasaya bakıyorlar. Hukukçular, akademisyenler çalışıyorlar ve nihayet bu girişimlerle 1967 Temmuz’da çıkıyor yasa.

KURUMLARA GÜVENMiYORUZ
Erdal Yıldırım,“Dünya güven endeksinde ne yazık ki son sıralardayız. Birbirimize de kurumlara da güvenmiyoruz” dedi.

Ne yapar bir vakıf?

Dünyada vakıf gibi gözüküp, aslında ticaret yapan vakıflar var. Mesela Türkiye’de çok az vakıf üniversitesi, kurucusu olduğu vakıftan çok büyük kaynak çekmek zorunda. Bunlardan biri Koç Üniversitesi. Koç Üniversitesi’nin yıllık işletme açığı aşağı yukarı 150 milyon TL. Ve bu tamamen vakıf tarafından karşılanıyor. Belli bir seviyenin üzerinde eğitim yapmak istiyorsanız, öğretim üyelerinizin ciddi araştırma yapmasını istiyorsanız, bunu yapmak zorundasınız. Vehbi Koç Vakfı da kendi kurduğu müesseseleri fonluyor.

Kitabın bir bölümünde “hayırsever değiliz” diyorsunuz… Neden?

Bir araştırma var, dünyada yaklaşık 140 ülkede şu 3 soruyu soruyorlar; Geçtiğimiz ay tanımadığınız bir kişiye yardım ettiniz mi, herhangi bir kurum için gönüllü olarak çalıştınız mı, herhangi bir kuruma bağış yaptınız mı? Biz Türkiye olarak bu araştırmada 130. çıktık, 100 üzerinden 18 almışız. Bunun da temelinde bir “güven” bunalımı var. Dünya güven endeksinde de ne yazık ki son sıralardayız. Birbirimize de kurumlara da güvenmiyoruz. Bunların tümü birbiri ile alakalı sosyolojik olgular.

Geçen hafta New York’ta idik beraber, siz de çok değerli bir ödül aldınız Vakıf olarak.

Türk Amerikan Cemiyeti her sene, tıpkı Vehbi Koç Vakfı gibi bir kuruma ya da kişiye ödül veriyor. Bu yıl aslında onlar için de anlamlı bir yıl imiş, çünkü onların da 70. kuruluş yılı.

Kimdir bu vakıf?

Amerika ile Türkiye arasındaki ekonomik, kültürel ve iş dünyası alanlarındaki bağları geliştirmek üzere Amerika’da faaliyet gösteren en köklü sivil toplum kuruluşu. Türk sanat ve kültür alanlarını vurgulayan programları destekliyorlar. Her sene birlikte katıldığımız bir gala yapıyorlar. Türkiye ve ABD’den diplomatlar, önde gelen iş adamları, sanatçılar, akademisyenler ve düşünce liderlerinin bulunduğu özel ve kamu sektörlerinden 350 misafir, galaya aldıkları biletlerle katkıda bulunuyor. Elde edilen gelir de Türk Amerikan Cemiyeti’nin Türkiye’yle iş birliği içinde yürüttüğü programlarında kullanılıyor.

Erdal Yıldırım, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.

Kaynaklarımızın yüzde 99’unu Türkiye’de harcıyoruz

New York’ta bir de dünyanın en saygın müzelerinden Metropolitan Müzesi’nde Vehbi Koç Vakfı tarafından fonlanan Koç Ailesi Galerileri’ni gezdik. Gerçekten çok etkileyici idi. Kalıcı bir düzende sayısız parça her yıl milyonlarca ziyaretçiye ulaşıyor… Yurt dışında başka benzer işler yapıyor musunuz?

Biz aslında bir Türkiye vakfıyız, kaynaklarımızın yüzde 99’unu da Türkiye’de harcıyoruz. Kurulduğumuzdan bugüne, 50 yılda, bir buçuk milyar dolara yakın bir para harcamışız ve büyük bir çoğunluğu Türkiye’de. Koç Ailesi Galerileri’ni 8 yıl önce İslamofobi ile mücadele etmek ve Türkiye algısı gerçek eserlerle dönüştürmek amacıyla açtık. Doğrusu bizim de çok gurur duyduğumuz bir iş.

Türkiye’de kaç vakıf var acaba?

5000 tane yeni vakıf var. Ama bunların büyük bir bölümü yaşamak için sürekli kaynak yaratmak zorundalar. Ki bunların içerisinde çok önemli işler yapan, çok itibarlı kurumlar da var, TEGV, TEMA, Boğaziçi Üniversitesi Vakfı… Aslında dernek olarak kurulması gereken birçok kurum, şu anda vakıf olarak faaliyet gösteriyor. Çünkü bunlara denmiş ki “aman dernek kurmayın, dernek kurarsanız, Dernekler Yasası’na tabisiniz..”

Öğretmen Ağı projemiz bize heyecan veriyor

Vehbi Koç Vakfı olarak her sene eğitim, kültür  ya da sağlık alanından bir isme ödül veriyorsunuz. Genellikle de o insanlar daha sonra ya Nobel alıyorlar (Aziz Sancar gibi) ya da kendi alanlarındaki en itibarlı uluslararası ödülü… Nasıl buluyorsunuz o isimleri?

Vehbi Koç Vakfı’nda eğitim hep ön planda ve eşitler arasında birincidir. Kültür ve sağlık da sacayağının şüphesiz ki çok önemli parçaları. Zor olan isimleri bulmak değil, ödülden önce seçici kurulu oluşturmak. Seçici kurul başkanı ve 4 üyeyi uyumlu çalışacak ve kendi alanında gerçek başarıyı objektif biçimde değerlendirecek kişilerden kurarsanız zaten müthiş sonuçlar çıkıyor. 2020’de Vehbi Koç Ödülü, kültür alanında verilecek, 26 Şubat gecesi…

Sizi heyecanlandıran ne yapıyorsunuz şu anda Vehbi Koç Vakfı’nda?

Türkiye’nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım Müzesi için çalışıyoruz. İstanbul Tersane projesi kapsamında, gerçek anlamda kültürel bir başyapıt olacak bir bina yapıyoruz. 2023’e de bu binada girecek bu müze. İkincisi; 1 Ekim’de Koç Üniversitesi içinde “Sivil Toplum ve Hayırseverlik” merkezini açtık. Türkiye’de bu alanlara dair araştırma ve yayın üretecek bu merkez. Bir de çok uzun vadeli ve büyük hedefleri olan bir “öğretmen ağı” projemiz var.

O nedir?

Dedim ya, bizde eğitim öncelikli. Sabancı Vakfı, Aydın Doğan Vakfı, Özyeğin Vakfı ve Zorlu Vakfı’nın da içinde olduğu, Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte yürüttüğümüz bir proje bu. Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin standartlarını nasıl ilerletebiliriz… Gerçekten sürdürülebilir bir modelle, öğretmenlerin sadece bilgi düzeyini değil, aynı anda ruh hallerini de onlarla bir arada çalışarak nasıl yukarı çekebiliriz… Mesleği nasıl geliştirebiliriz konusunda birçok uzman, birçok kurum kafa yoruyoruz. Paydaşlarımız da her gün artıyor. Benim şahsen çok heyecan duyduğum uzun soluklu bir proje. Bugün başladık, 10 yıl içinde kalıcı çözümler bulacağımıza inanıyorum.


Bu Haberi Paylaş
ETİKETLER: , , , , ,
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.