Son dakika… İstanbul’da 4 kişilik ailenin vefatında şok ayrıntılar: İlaçlamadan 103 dakika sonra odaya girdiler

12 Kasım’da Fatih’te bulunan bir otelde meydana gelen olay Türkiye’nin gündemine oturdu. Almanya’dan İstanbul’a gelen Servet ve Çiğdem Böcek çifti, çocukları Kadir Muhammet ve Masal ile birlikte Fatih’teki otelde konaklamaya başladı. Gece saatlerinde anne Çiğdem Böcek, kızı Masal’ı hareketsiz halde buldu

. İhbar üzerine otele sıhhat ve polis takımları sevk edildi. Hastaneye kaldırılan çocuklardan Masal Böcek akabinde da ağabeyi Kadir Muhammet hayatını kaybetti. Anne Çiğdem Böcek ise çocuklarının vefatından 2 gün sonra kaldırıldığı hastanede ömrünü yitirdi. Baba ise dün hayatını kaybetti.

HASTANEYE GİTTİĞİ ANLARIN MANZARALARI ORTAYA ÇIKTI

Olayla ilgili soruşturma sürerken, ailenin otelde rahatsızlandıktan sonra taksi ile hastaneye gittiği anların imgeleri ortaya çıktı. İmgelerde, taksinin art koltuğunda oturan anne ve çocukların halsiz olduğu, babanın ise telaşlı olduğu, çocuklardan birinin annesinin uzattığı poşete kustuğu görülüyor.

Fatih ilçesinde besin zehirlenmesi kuşkusuyla anne, baba ve 2 çocuğunu hayattan koparan faciaya ait yürütülen soruşturma çok taraflı olarak devam ediyor. Son iki gündür, bilhassa besinlerden alınan numunelerin insan sıhhatine tehlikeli olmadığı istikametindeki raporun akabinde, gözler otelde yapılan ilaçlamaya çevrildi. CNN Türk Muhabiri Merve Tokaz ve CNN Türk İstanbul Haber Koordinatörü Nihat Uludağ, soruşturmadaki sözleri ve ayrıntıları aktardı;

“İLAÇLAMA ŞİRKETİNİN SAHİBİNİN SERTİFİKASI YOK”

Merve Tokaz’ın açıklamaları şöyle;

“Öncelikle, ilaçlama firmasının sahibi Zeki Kış’ın sözünde dikkat çeken bir nokta var: “Bu şirket benim adıma kayıtlıdır fakat benim rastgele bir eğitim sertifikam yok” sözünü kullanıyor. Yani ilaçlama şirketinin sahibinin ilaçlamayla ilgili rastgele bir eğitim sertifikası dahi yok. Kış, ilaçlamayı yapan çalışanından bahsederek şunları ekliyor: “O günü çalışanımın bu bahiste eğitim aldığını biliyorum. Doğan Caferoğlu’ndan bahsediyor. İlaçlamayı yapan kişi o gün otelde. Doğan Caferoğlu’nun eğitim aldığını düşünüyorum ancak ondan da tam bilgim yok,” diyor. Yani çalışanının dahi ilaçlamayla ilgili rastgele bir bilgisinin olup olmadığından emin olmadığını söylüyor.

Kış, ilaçlama süreciyle ilgili olarak, “İki başka ilaç kullandık,” diyor. “İki ilacı da suyla karıştırarak genel olarak ilaçlamamızı bu formda yapıyoruz. Suyla karıştırıyoruz, bir pompamız var ve o pompa yardımıyla sıkıyoruz biz bu ilaçlamayı. Sonrasında da 1-2 saat boyunca kimsenin girmemesini istiyoruz.”

İfadeleri şöyle devam ediyor: “İlaçlama yaptığımız alanlarda ilacın tesirinin süreceği vakit boyunca ilaçlanan alanda bantlama yaparız ve 1-2 saat boyunca kimsenin girmemesini söyleriz. İlaçlama yaptığımız alana her yer kapatılır; pencereler, camlar… Havalandırma boşluklarından ulaşması mümkün değil zira banyo üzere alanlarda ilaçlama yapmayız, havalandırma boşluklarından ulaşabileceği için,” diyor. Lakin burada dikkat çeken söz, şirketin sahibinin sertifikası olmadığı üzere, ilaçlamayı yapan kişinin de sertifikası yok.

“İKİ İLACI SUYLA KARIŞTIRDIM VE BİR LİTRELİK SPREY POMPAYLA ODANIN HER YERİNE ONU UYGULADIM”

Şimdi ilaçlamayı yapan kişi olan Doğan Caferoğlu’nun tabirini aktaracağım. Şöyle diyor: “Bana ilaçlama yapmak için telefon geldi. Beni oraya yönlendirdiler. Gelen bildiri doğrultusunda saat 16.00 sıralarında gerekli ilaçlamayı yapmak için otele gittim. İsmini bilmediğim, resepsiyonda duran bireyle ilaçlama konusunda görüştüm. Otelin resepsiyonunun çabucak yanında bulunan 101 numaralı oda (Böcek ailesinin odası) olan Dubleks odaya girdim. Bir litrelik sprey pompayla iki ilacı (Alfax ve Selpermentin) birbirine suyla karıştırdım ve bir litrelik sprey pompayla odanın her yerine onu uyguladım. Sonrasında esasen biz çalışanlar, oda içerisinde ilaç kokusunun dağılmaması gayesiyle tuvalet ve gibisi alanlarda havalandırma boşluğu olan kısımlara bant çekiyoruz. Bu formda ben ilaçlamayı yaptım. Rastgele bir yanlış bir şey yapmadım. Bu vakte kadar ne yapıyorsam onu yaptım,” diyor.

“BÖCEK AİLESİ, ODADAKİ BÖCEKLERLE İLGİLİ ŞİKAYETLERİNİ OTELE İLETMİŞLER”

Gelelim, argümanların çevrildiği bir başka isim olan otelin sahibi Hakan Oğlak’ın tabirine: “Ben bu oteli 5-6 aydır işletmekteydim. Otelimizde benim yokluğumla ilgilenen bir müdürümüz vardı, Halil Duran,” diyor. “10-11’i günü beni aradı. 101 numaralı odadan böcek şikayeti olduğunu söyledi.” Yani Böcek ailesi, odadaki böceklerle ilgili şikayetlerini otele iletmişler. Oğlak devam ediyor: “Ben de kendisine ilaçlama firmasını aramasını söyledim, odayı ilaçlat dedim. Sonrasında o tarihten sonra o odaya müşteri alınmadığını söylemişti bana müdür,” diyor.

AİLE İLAÇMADAN 103 DAKİKA SONRA ODAYA GİRMİŞ

Burada sorunlu nokta şu ki, Böcek ailesi 101 numaralı odada kalıyor, 101 numaralı oda ilaçlanıyor ve aile yine o odaya giriyor. Olağanda öbür bir oda tahsis edilmesi gerekirken, aile, ilaçlama yapıldıktan (16.00-17.00 aralığında) kısa bir müddet sonra odaya giriyor. İlaçlama 16.00-17.00 aralığında yapılıyor, aile 18.43’te odaya giriyor.

Otel sahibi, ilaçlama süreciyle ilgili olarak, “Genelde ilaçlama sürecini anlatıyor. 2-3 gün müşteri almıyoruz olağanda biz ilaçlamanın yapıldığı odaya,” diyor. “2-3 gün sonrasında havalandığı vakit alıyoruz müşterilerimizi,” formunda bir tabiri var. Dış kapıya bantlamaların yapıldığını söylüyor.

Kullanılan ilaçla ilgili bilgi sahibi olmadığını belirtiyor ve otellerinin rastgele bir ihmali ve yanlışı olduğunu düşünmüyor: “Otelimizde yiyecek ve içecek hizmetimiz yoktur. Yalnızca odalarda kapalı, ambalajlı bardak su hizmeti vardır. Ben otelle ilgili sorumluluğumuzun olduğunu düşünmüyorum,” diyor.

Yani soruşturma kapsamında şu anda gözlerin çevrildiği üç isim var: İlaçlama firmasının sahibi, ilaçlamayı yapan kişi ve otelin sahibi Hakan Oğlak.

Nihat Uludağ: Yani Böcek ailesinin haşerelerden şikayetçi olduğunu otel yetkililerine söylediğini, otel yöneticilerinin de ilaçlama firmasını arayıp o odayı ilaçladığını… Lakin olağanda o odayı o aileye bir daha vermemeleri gerekirken, birebir odayı mı vermişler? İlaçlanan odayı mı vermişler?

Merve Tokaz: Evet Nihat Uludağ. Otel sahibi kendi tabirinde diyor ki, “Daha evvel de ilaçlama yaptık. İlaçlama yapıldıktan sonra biz iki üç gün o odaya kimseyi almayız, havalandırırız, camları açarız,” diyor.

Nihat Uludağ: Pekala, ilaçlama kaçta yapılmış? Aile o odaya tekrar kaç saat sonra gelmiş? Muhakkak mi o saat dilimi?

Merve Tokaz: Muhakkak, muhakkak Nihat Uludağ. Asıl çarpıcı nokta da esasen aslında burada diyebiliriz. İlaçlamayı yapan Doğan Caferoğlu saat 16.00’da otele gidiyor ve 16.30 ile 17.00 aralığında 101 numaralı odayı, dubleks bir oda, Böcek ailesinin kaldığı odayı ilaçlıyor. Aile, 17.00’de tamamlandığını hesap edersek (çünkü saat olarak veriyor zati ifadesinde), aile 18.43’te, bırakın 2-3 günde gitmeyi, 1 saat 43 dakika sonra böcek ilacıyla ilaçlanan odanın içerisine giriyor Nihat Uludağ. İhmaller zinciri.

TUTUKLAMALAR VE GÖZALTI SÜRECİ

Nihat Uludağ: Peki, gözaltına alınan 4 kişi tutuklandı. Öteki 7 kişinin durumu nedir? Adliyeye sevk oldu mu?

Merve Tokaz: Artık şöyle Nihat Uludağ, son durum şöyle: Dört kişi tutuklanmıştı. Bunlar besinle ilgili olan şahıslardı: midyeyi satan, restoranın sahibi, lokumu satan kişi ve ailenin su/çay tükettikleri işletmenin sahibi. Şu anda emniyette, ilaçlama yapan şirketin yetkilileri ve tıpkı vakitte otelin yetkilileri kelam konusu. Onlarla ilgili gözaltı müddetleri yarın prestijiyle doluyor. Zira onlar biliyorsunuz ki sonradan gözaltına alınmışlardı. Gözaltı süreçleri müddeti yarın doluyor. Yarın İstanbul Adliyesi’ne sevk edilmelerini bekliyoruz.

Bu ortada şöyle de bir ayrıntı var: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çok kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Dün ilaçlama firmasının deposunda ve konutunda arama yapılmış ve ele geçen tüm kanıtlar de Adli Tıp Kurumu tarafından incelenmek üzere oraya gönderilmiş. Yarın İstanbul Adliyesi’ne 7 kişinin sevk edilmesini bekliyoruz.

RESEPSİYON ARGÜMANLARI

Nihat Uludağ: Merve bir soru daha sormak istiyorum. Birtakım tezler var. Aile üyeleri gece 01.00 sıralarında kötüleşiyor, çocuklar kötüleşiyor. Argümana nazaran resepsiyonu arıyor, resepsiyon cevap vermiyor. Aşağı iniyor, otelin kapısının kilitli olduğu savları var. Resepsiyon görevlisinin oteli kilitleyerek dışarıya yemek yemeye gittiği istikamette argümanlar var. Bunlar hakikat mu? Tabirlerde bu bilgiler var mı?

Merve Tokaz: Resepsiyon vazifelisi de aslında yabancı asıllı bir isim, Muhammed Udbin. Türkçe bile sözünü tam olarak veremiyor. Hatta bunu da söylüyor: “Ben tam olarak Türkçe bilmiyorum,” diyerek söylüyor. Müdafisi eşliğinde söz veriyor. Burada resepsiyonist olarak part-time çalışan, Pakistan asıllı bir kişi. Şöyle söylüyor:

“Ben Böcek ailesini tanırım, otelde resepsiyon vazifelisi olarak tanırım. Ben bu şahısların otele giriş yaptıkları gün çalışmamam sebebiyle bilmiyorum. Bu aileyi konaklamanın ikinci günü ben gördüm,” diyor ve bilhassa hakkındaki tezlere yönelik şöyle söylüyor: “Benim bu hususta rastgele bir kusur ve ihmalim yoktur. Üstüme atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Olayın ilaçlamadan ötürü meydana geldiğini de düşünmüyorum. Keza ben ilaçlanan odanın yanında, bitişiğinde oturuyorum. İş arkadaşlarımız da birebir formda uzun mühlet çalışmaktadır. Rastgele bir şey olsa bize olurdu,” diyor. “Ben ilaçlanan odanın zati yan tarafında kalıyordum.” diye açıklıyor.